İzleyiciler
20 Ağustos 2017 Pazar
14 Ağustos 2017 Pazartesi
13 Ağustos 2017 Pazar
12 Ağustos 2017 Cumartesi
7 Ağustos 2017 Pazartesi
6 Ağustos 2017 Pazar
henüz...
Ahmet Cemal
cemal.cemdost@gmail.comBu yıl ölümün kıyılarına yaptığım üçüncü yolculuk.
Ve bir geri dönüş daha.
Ve yine tuhaf bir güven duygusu: “Bu hikâye daha bitmedi…”
Cankurtaranın sirenleri gecenin karanlığını yırtarken bile gücünü yitirmeyen bir duygu: “Bu hikâye daha bitmedi…”
Başlangıçta, iç dünyamda hafiften nabız gibi atarken, henüz soyut adımlarla ilerleyen bir kıpırdanış. İleriye yönelik, sanki yeterince şekillenmemiş bir köprüde el yordamıyla ilerlemeye çabalayan bir duygu: “Daha söyleyeceklerim, söylemem gerekenler var…”
Adı Federico Garcia Lorca olan bir köprü…
Evet, köprünün adı Federico Garcia Lorca.
Tam adıyla: “ne garip federico adında olmak…”
Lorca’nın kimliği için kitabın arka kapak yazısının son cümlesine bakmak yeterli : “…Ölümün gölgesi, Lorca’nın şiirlerinden de, oyunlarından da hiç eksikolmadı. Şiddet, acı ve ölüm sanki onun yazgısında vardı. İç Savaş’ınbaşlarında bir gece Granada’da General Franco’ya bağlı faşistler tarafından yargılanmadan kurşuna dizildiğinde otuz sekiz yaşındaydı.”
General Franco, Lorca’nın ve İç Savaş’ın ardından daha uzun yıllar yaşadı. Şimdi Madrid yakınlarında, harcı uygar insanlığın sonrasız lanetleriyle yoğrulmuş bir anıtmezarda yatıyor. Yeryüzü yolculuğu otuz sekizinci yılında Franco’nun gözlerini kan bürümüş faşistlerinin kurşunları ile noktalanan Lorca’nın mezarı ise belli değil; çünkü insanlık mimarlıktaki onca ilerlemelerine rağmen, tüm dizelerini insanı her defasında daha da insan kılan sözcükler bestelemek için avuçlarından evrene üfleyen şairlere layık gömütler inşa etmeyi henüz başaramadı.
Gömütleri bağlamında Lorca’yı da, Nâzım’ı da saran umarsız bir hüznün ve toprak özleminin köklerini bu başarısızlıkta aramak, hiç de bir abartı olmaz!
Bir ressamın uzattığı köprüden Lorca’nın ölümsüzlüğüne geçmek…
Hayatımın yaklaşık son on yılında karşılaştığım her trajik dönemeci yeni bir başlangıcın ışıkları ile aydınlatan, dostlarımın dostu ressam Hale Işık, bu kez de “yapacağını yapıyor”. Hastaneden çıkmama üç gün kala, elinde Lorca’nın “ne garip federico adında olmak” başlıklı şiir seçkisinin yeni basımı ile (Can Yayınları) yatağımın yanında bitiyor. Erdal Alova’nın hazırladığı ve İspanyolca’dan çevirdiği bu şiirleri yalnızca ‘çeviri’ diye nitelendirmek, her çeviri başyapıtı için geçerli olduğu üzere, çok zor. Alova’nın yaptığı, aslında Lorca gibi bir ölümsüzlüğü Türkçenin o neredeyse eşsiz şiirselliği ile bir kez daha gözler önüne sermekten başka bir şey değil.
Benim yapmam gerekene gelince, Hale Işık’ın sessiz fırçası ile gösterdiği yol, çok açık: “Bak dostum, sana bir şans daha verildi! Birileri sana, elbetistersen, bunca öldürmek peşinde olanlarla dolu bir dünyada ölümsüzlüküzerine söylenebilecek daha nice şarkılar besteleyebileceğini anlatmakpeşinde!”
Peki. Öyle olsun!
5 Ağustos 2017 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
5 yıl sonra komadan uyandı ama 1980'de yaşıyor
https://www.gazeteduvar.com.tr/5-yil-sonra-komadan-uyandi-ama-1980de-yasiyor-galeri-1730230?p=7 5 yıl sonra komadan uyandı ama 1980'de ...
-
https://www.gazeteduvar.com.tr/hayat/2018/01/28/renkli-ahsaplar-ve-bir-yorgun-savasci/ Renkli ahşaplar ve bir yorgun savaşçı... Hakkı Şü...
-
https://www.gazeteduvar.com.tr/hayat/2019/09/18/mahmut-tuncer-halay-birlestirici-konusturucu-sevistiricidir/ Mahmut Tuncer: Halay birleşt...
-
http://egoistokur.com/nurdan-gurbilek-solen-sofrasindan-dislananlar-icin/ Nurdan Gürbilek: “Şölen sofrasından dışlananlar için” Posted...