İzleyiciler

26 Ekim 2018 Cuma

Birlikte İntihar; bir Ölü bir Mahkum

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1121832/Once_bicakladi__sonra_da_bogazini_sikarak_oldurdu__Durusmada_ozur_diledi.html

Önce bıçakladı, sonra da boğazını sıkarak öldürdü: Duruşmada özür diledi

Burdur'un Ağlasun ilçesinde sevgilisi Ayten Keklik'i (17) önce bıçaklayıp, sonra da boğazını sıkarak öldürdüğü suçlamasıyla tutuklanan Furkan Kaya'nın (20) yargılanmasına başlandı.

Yayınlanma tarihi: 25 Ekim 2018 Perşembe, 16:08
Mahkemedeki ifadesinde Ayten Keklik ile birlikte intihar etmeyi kararlaştırdıklarını anlatan Furkan Kaya, "Masadaki bıçağı alarak bana verdi. Yan yanaydık 'Hadi' demeye başladı. Bıçak bir anda karnına girdi. Kaç defa sapladığımı hatırlamıyorum. Pişmanım. Ailesine yaşattıklarım için özür dilerim" dedi.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Ağlasun Meslek Yüksekokulu Posta Hizmetleri Bölümü 1'inci sınıf öğrencisi Furkan Kaya, Ağlasun merkez Sakarca Mahallesi Pişkin Sokak'taki 4 katlı öğrenci apartının son katında, 31 Aralık 2017 günü Mersin'den gelen Hafsa Sultan Kız Meslek Lisesi öğrencisi kız arkadaşı Ayten Keklik 'i bıçakladıktan sonra elleriyle boğarak öldürdü. Boynunu ve bileklerini bıçakla kesip intihara kalkışan Furkan Kaya ise hastanedeki tedavisinin ardından tutuklandı.
YARGILAMA BAŞLADI
'Canavarca hisle tasarlayarak öldürmek' suçundan hakkında dava açılan Furkan KayaBurdur Ağır Ceza Mahkemesi'nde ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmaya Ayten Keklik'in annesi Huriye Keklik ve babası Erdinç Keklik, avukatları, sanık Furkan Kaya ve avukatları katıldı. Duruşmada Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı da hazır bulundu.
'AYTEN İLE EVLENMEYİ DÜŞÜNÜYORDUK'
Duruşmada ifade veren Furkan KayaAyten Keklik ile 2015 yılında Facebook üzerinden tanıştıklarını ve daha sonra sevgili olduklarını söyledi. Furkan Kaya, "İlişkimizden ailelerimizin bilgisi vardı ve bize destek oluyorlardı. Ben 2017 yılında okumak için Ağlasun'a geldim. Ayten'in hayatında başka birisi olduğunu öğrendim ve telefonda tartıştık. Mersin'e gittim. Aramızdaki sorunu hallettik ve ilişkimizi bitirdik. Ben onu terk etmek istedim. Bana A.T. isimli kişiyle sadece konuştuğunu söyledi. Israr edince başka şeyler de yaşadıklarını öğrendim ve A.T. ile kavga ettim. Biz Ayten ile evlenmeyi düşünüyorduk" dedi.
'TELEFONDA BİRLİKTE İNTİHAR ETME KARARI ALDIK'
Mersin'de bir hafta kaldıktan sonra Ağlasun'a döndüğünü anlatan Furkan Kaya, "Ayten beni her gün aradı. Ailesi, kardeşi sürekli arayıp barışmamızı istiyorlardı. Ben barışmak istiyordum ama kabullenemiyordum. Telefonda bana kendisini öldürmek istediğini, intihar edeceğini söyledi. Ben de yaşadığım psikolojik sıkıntılar nedeniyle intihar etmeye karar verdim. İntihar etmeden önce son kez konuşmak için Ayten'i aradım. Ayten intihar edeceğimi anladı ve yanıma gelmek istedi. Telefonda birlikte intihar etme kararı aldık. Ayten yanıma geldi. Evde birkaç defa cinsel birliktelik yaşadık. Aramızda hiçbir sıkıntı yoktu. Ailesi birkaç defa telefonla aradı. Birlikte Mersin'e döneceğimizi biliyorlardı. Yemek yedik ve birlikte alkol almaya başladık. Ben Ayten'e intihar mektubu yazmayı teklif ettim. Ayten bir kağıda notu yazmaya başladı. Ancak daha sonra yapamayacağını söyleyerek yazdığı kağıdı karalayıp attı. Sonrasında benim yazmamı istedi. Kağıda Ayten'in başka birisiyle ilişkisi olduğunu ve cinsel boyuta ulaşacak şekilde bir ilişkisi olduğunu, bu nedenle intihar etmek istediğimizi yazdık. Buna Ayten de imza attı. Başkasıyla ilişkisi olduğu için bileklerimizi keserek intihar etme kararı almıştık" diye konuştu.
'KAÇ DEFA SAPLADIĞIMI HATIRLAMIYORUM'
Alkol aldıktan sonra Ayten Keklik 'in kendisine yaklaştığını ve odaya götürdüğünü savunan Furkan Kaya, şöyle devam etti:
"Bu sırada başka birisiyle yaşadığı ilişki aklıma geldi ve 'Onunla da mı böyle oldu' dedim ve alkol almaya devam ettim. Ayten yanıma gelip bana sarıldı, zamanının geldiğini, beni sevdiğini, pişman olduğunu söyledi. Masadaki bıçağı alarak bana verdi. Ben bıçağı bıraktım, tekrar bana verdi. Yan yanaydık 'hadi' demeye başladı. 'Senin ölmene dayanamam önce ben öleceğim, sen arkadan gel' dedi. Bıçak bir anda karnına girdi. Daha sonra bıçaklamaya devam ettim. Kaç defa sapladığımı hatırlamıyorum. Bıçak eğildi. Ayten'in her tarafından kan akıyordu. Bıçak eğilince mutfağa gidip başka bıçak aldım. Birkaç defa daha sokmaya çalıştım. Dengesi bozuldu ve yere düştü. Konuşmuyordu ve sadece bana bakıyordu. Ben bir an önce bitsin istiyordum. Acı çekiyordu. Dayanamıyordum. Sonra boğazını sıkmak aklıma geldi. 10- 15 dakika boğazını sıktım. Banyoya gittim, küvetin sıcak suyunu açtım. Nefes aldığını görünce tekrar boğazını sıktım. Ardından son defa sarılıp banyoya gidip bileklerimi ve boynumu kestim kan pıhtılaşmasın diye sıcak suya uzandım. Bunu televizyonda bir programda izlemiştim. Uyandım. Hiçbir şey olmamıştı. Evde içebildiğim kadar hap içtim. Balkondaki çamaşır ipini alarak bir ağaca kendimi astım ancak ip koptu. Ölmek istiyordum ama ölemiyordum. Ayten Keklik'in 18 yaşından küçük olduğunu bilmiyordum. Pişmanım. Ailesine yaşattıklarım için özür dilerim."
Furkan Kaya ifade verdiği sırada anne Huriye Keklik fenalık geçirince duruşma salonundan çıkarıldı. Baba Erdinç Keklik ise sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi. Mahkeme heyeti duruşmayı erteledi

23 Ekim 2018 Salı

Çocuklarını Katleden Annenin Bilinci Yerine Gelirse

http://www.cumhuriyet.com.tr/foto/foto_galeri/1118522/1/En_aci_fotograf__Katleden_annenin_bilinci_acildi.html

En acı fotoğraf! Katleden annenin bilinci açıldı

22 Ekim 2018, Pazartesi
Haber görseli
1
Adana 'da anneleri Selma Cice (27) tarafından boğazları kesilerek öldürülen Mehmet Emin(10), Semanur (8) ve Mahmut'un (4) yan yana defnedildikleri mezarlarını yakınları ziyaret edip dualar okudu. Diğer taraftan, çocuklarını katlettikten sonra intihara kalkışan Selma Cice'nin bilincinin açıldığı, ifadesinin alınacağı öğrenildi...
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
2
Adana 'da Yüreğir ilçesindeki Geçitli Mahallesi'nde yaşayan ve çok fazla harcama yaptığı için eşi Cabbar Cice ile sürekli tartıştığı iddia edilen Selma Cice , dün evinde çocuklarıMehmet Emin , Semanur ve Mahmut'un boğazlarını bıçakla kestikten sonra bileklerini keserek intihar girişiminde bulundu...
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
3
Gürültü üzerine eve koşan komşular, tüm kapıların kilitli olduğunu fark etti ve durumu baba Cabbar Cice'ye bildirdi. Bir düğüne katılmak üzere Gaziantep'e giden Cabbar Cice, yoldan dönüp evine geldi. Cabbar Cice, evine girdiğinde 3 çocuğunu da boğazları kesilmiş halde ölü buldu. Bilekleri kesilmiş halde ağır yaralı bulunan anne Selma Cice ise ambulansla götürüldüğü Şehir Hastanesi'nde tedaviye alındı.
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
4
Anneleri tarafından katledilen Mehmet Emin , Semanur ve Mahmut'un cenazeleri dün akşam yapılan otopsinin ardından Geçitli Mahallesi'ndeki aile mezarlığına yan yana defnedildi.
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
5
DÜĞÜNDEN TAZİYE EVİNE GİTTİLER

Cabbar Cice'nin yakınları ve akrabaları, önce çocukların mezarlarını, ardından taziye evini ziyaret edip dualar okudu. Olay günü Gaziantep'te yapılan düğünün sahipleri ve düğüne katılanlar da taziye evine gelip baba Cabbar Cice'yi teselli etmeye çalıştı. Acılı baba Cabbar Cice, olaya ilişkin gazetecilere açıklama yapmak istemediğini söyledi.
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
6
AĞIR YARALI ANNENİN BİLİNCİ AÇILDI

Öte yandan, hastanede yoğun bakımda tedavi gören Selma Cice'nin bilincinin açıldığı, yakında jandarma tarafından ifadesinin alınacağı öğrenildi. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın olayla ilgili soruşturmasının sürdüğü belirtildi.
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
7
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
8
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
9
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
10

22 Ekim 2018 Pazartesi

155'i Bir Yılda 45 bin 210 kez Aradı

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1118048/_155_Polis_imdat_i_bir_yilda_45_bin_210_kez_aradi_.html

'155 Polis İmdat'ı bir yılda 45 bin 210 kez aradı!

'Konuşacak kimsem yoktu' diyerek bir yılda 155 Polis İmdat hattını 45 bin 210 kez aradığı belirlenen Şeref Can isimli vatandaş hakkında, kamu faaliyetini engellediği gerekçesiyle 5 yıl hapis cezası istendi.
Yayınlanma tarihi: 22 Ekim 2018 Pazartesi, 08:24
















İstanbul Bayrampaşa'da yaşayan 55 yaşındaki Şeref Can isimli bir vatandaşın bir yıl boyunca 155 Polis İmdat Çağrı Merkezi'ni binlerce kez aradığı belirlendi.
Can, personel moral ve motivasyonunu lüzumsuz konuşmalarla meşgul ettiği gerekçesiyle Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü'ne ihbar edildi. Hazırlanan raporda Can'ın 15.05.2017 ile 15.05.2018 arasında çok sayıda arama yaptığı, herhangi bir ihbarda bulunmadığı ortaya çıktı.

'KONUŞACAK KİMSEM YOKTU'
Sabah gazetesinden Atakan Irmak'ın haberine göre ; soruşturma kapsamında ifadesi alınan Şeref Can, "Yaklaşık iki yıl önce eşimden boşandım. Sürekli alkol tüketiyordum. Psikolojik olarak bunalıma girdiğim için ve konuşacak kimsem olmadığından dolayı polis ihbar hattını aradım. Çok pişmanım bir daha yapmayacağım" dedi.
Can hakkında, 155 Polis İmdat Acil Çağrı Merkezi'ni 45 bin 210 kez arayarak kamu kurum faaliyetini engellediği gerekçesiyle dava açıldı. 5 yıla kadar hapsi istenen Can, ilerleyen günlerde İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi'nde hâkim karşısına çıkacak.


Kendi Cenaze Törenine Katılmak

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/yasam/1118137/Canli_cenaze__Olen_kisi_veda_konusmasi_yapacak.html

Canlı cenaze! Ölen kişi veda konuşması yapacak

ABD'li hologram şirketi sahibi Carl Minardo açıkladı: Artık ölen kişiler kendi cenaze törenlerine katılabilecek. 111 bin ila 280 bin TL karşılığında, cenaze töreninde 8 ila 10 dakika görünmek ve veda konuşması yapmak mümkün olacak.
Yayınlanma tarihi: 22 Ekim 2018 Pazartesi, 10:13
[Haber görseli]

















Hologram teknolojisi ile 1996'da ölen rapçi Tupac Shakur’un 3 boyutlu görüntüsü 6 yıl önce sahneye çıkmıştı. Michael Jackson da ölümünden 5 yıl sonra 2014’te aynı teknoloji ile sahnede şarkı söylemişti. En son ABD’li rock’n roll efsanesi Roy Orbison, ölümünden 30 yıl sonra konser vermişti. ABD’li hologram şirketi sahibi Carl Minardo (66), teknolojiyi bir adım ileri taşıdı.

280 BİN LİRAYA KENDİ CENAZE TÖRENLERİNE KATILABİLECEKLER
Artık ölen kişiler kendi cenaze törenlerine katılabilecek. 111 bin ila 280 bin TL karşılığında, cenaze töreninde 8 ila 10 dakika görünmek ve veda konuşması yapmak mümkün olacak. Şimdiden çok sayıda başvuru var. Video yerine hologram istenmesinin nedenini ise uzmanlar şöyle açıklıyor: “İnsan beyni, gerçekliği saliseler içinde algılıyor. Videonun gerçek olmadığını biliyoruz. Ancak 3 boyutlu bir görüntü gerçeğe en yakın etkiyi uyandırıyor.” (Posta)

19 Ekim 2018 Cuma

Dedesinin Küllerinden Kurabiye Yapıp Sınıfa Yedirdi

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2018/10/18/dedesinin-kullerinden-kurabiye-yapip-sinifa-yedirdi/

Dedesinin küllerinden kurabiye yapıp sınıfa yedirdi

Kaliforniya, dedesinin küllerini evde yaptığı kurabiyeye koyan öğrenciyi konuşuyor. Polis, bir suç işlenip işlenmediğini tespit etmekte zorlanıyor.

DUVAR – ABD’nin Kaliforniya eyaletinde bir lise öğrencisi, ölen dedesinin küllerini de malzeme olarak kullandığı kurabiyeleri sınıfta dağıttı. Öğrencilerin bazılarının kurabiyeleri yerken bu durumdan haberdar olduğunu açıklayan polis bir suç işlenip işlenmediğini araştırıyor.
Olay, eyaletin Davis kentinde meydana geldi. Dedesi ölen öğrenci ile bir arkadaşı, evde yaptıkları kurabiyeleri sınıfta diğer dokuz arkadaşlarına dağıttı. Öğrencilerin birçoğunun ne yediklerini bildikleri belirtilse de, durumu sonradan öğrenen Andy Knox tepki gösterdi. “Dedesinin küllerinden daha önceden söz etmişti. Bana, kurabiyede özel bir malzeme olduğunu söyledi. Ama ikisi arasında bağ kurmadım Kurabiyeye uyuşturucu falan koyduğunu zannettim” diyen Knox, gerçeği öğrendiğinde ‘dehşete düştüğünü’ anlattı.
Okuldan yapılan açıklamada olayın ‘biraz zorlu olmakla beraber en doğru şekilde soruşturulduğu’ vurgulanırken, polisin kafası karışık. Kaliforniya Emniyeti’nden bir yetkili, teknik olarak bir suç işlendiğinden emin olmadıklarını söyledi. Yetkili, bir suç kastı belirleyemediklerini, sağlık açısından da bir risk olmadığını söyledi; “Bunun bir suç kategorisine girdiğini sanmıyorum” dedi. insan kalıntılarının kötüye kullanılmasını yasaklayan bir yasayı incelediklerini anlatan yetkili, “Fakat bu yasanın engellemeye çalıştığı şey de bu değil” dedi. (Dış Haberler)

Oğlum iyi ki öldürüldü

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2018/10/18/oglum-iyi-ki-olduruldu/

'Oğlum iyi ki öldürüldü'

Bir avcının ayı sanarak vurduğu bisikletçinin annesi: Umarım cehenneme gidersin!

Marc Sutton geçen hafta öldürülmüştü.
DUVAR – Fransız Alpleri’nde geçen hafta bir avcı tarafından yanlışlıkla vurularak öldürülen İngiliz dağ bisikletçisi Marc Sutton’un (34) ailesinden şaşırtıcı açıklamalar geldi. 22 yaşındaki avcı, bisikletçiyi ‘koşan bir ayı’ sanarak ateş ettiğini söylemişti. Bisikletçinin dün sosyal medyadan açıklamalar yapan ailesi ise acı bir itirafta bulundu. Marc Sutton’un annesi Katrina, Facebook’ta oğlunun ölüm haberini “Umarım cehenneme gidersin” diyerek paylaştı.

‘KIZ KARDEŞİNE CİNSEL SALDIRIDA BULUNDU’

Anne Katrina, habercilere “Oğlum yıllarca kız kardeşi Katie’ye cinsel saldırıda bulundu. Onu öldüren avcıya teşekkür ediyorum, iyi ki öldürdü” dedi. Katie Toghill (32) de çocuk yaşlardan itibaren suistimal edildiğini, olayı annesine anlattıktan sonra ağabeyinin ülkeden kaçıp Fransa’ya yerleştiğini söyledi. (Kaynak: Vatan)

18 Ekim 2018 Perşembe

Köylü Kadın Tiyatrocular

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kultur-sanat/1111487/Koylu__kadin_ve_tiyatrocu.html

Köylü, kadın ve tiyatrocu

Sinop’un Bektaşağa köyündeki kadın derneği kolları sıvadı, tiyatro oyunu sergiledi. Şimdi amaçları dünyaya açılmak.
Yayınlanma tarihi: 14 Ekim 2018 Pazar, 22:35
[Haber görseli]
Uçaktan indiğimde bir bahar havası karşılıyor beni Türkiye’nin en mutlu kenti Sinop ’ta... Ufak bir dinlenmenin ardından son provayı izlemek, varsa yapılacak işe yardımcı olmak ve oyuna kadar kadınlarla sohbet etmek üzere salona gidiyorum. Sağ yanda Eski Garaj ve Diyojen Heykeli, solda stat, önümüzde Akliman tarafı kalacak şekilde yerleştirilmiş salonda hummalı bir çalışma var. Bektaşağa Köyü Kadın Derneği’nden kadınların sergileyeceği Tuncer Cücenoğlu’nun “ Kadın Sığınağı” adlı oyununu izlemek üzere Sinop’tayım.
İçeri girdiğimde yönetmenin “Tempoyu düşürme, o sahnede çok ağır giriyorsun, hızlıca girmen lazım. Orada bir panik havası yaratacaksınız” sözlerini işitiyorum. Oyunculardan biri ise yanıt veriyor: “Hayatta paniği hiç sevmiyorum yönetmen hanım. Bari burada tedirginlik yaratmayalım...” Biraz sonra oyunda geçen bir oyun havasını duyunca hep birlikte oynamaya başlıyorlar.
Önce kimi aksayan yerler prova ediliyor sonra tüm akış alınıyor. Salonda neredeyse hiç çalışamamışlar. Seste sıkıntı var, kulisten giriş çıkış yönleri çalışılıyor. Her türlü sıkıntı el birliğiyle, dayanışmayla çözülüveriyor. Çözülemese de yapacak bir şey yok, gösteri devam etmeli...
Akış alındıktan sonra sahneye atlıyorum ve konuşmaya başlıyoruz. 15 yaşından 75 yaşına kadar kadınlar ve onlara seste, ışıkta, perdede destek olan erkekler... Hepsi heyecanlı, hepsi mutlu, hepsi umutlu...
Star ışığı var
Provada star ışığını fark ettiğim, akşamki oyundan sonra da izleyen 400 kişiden en çok alkışı alanlardan Remziye Gümüş’le konuşuyorum: “Köyde hayvancılık, çiftçilik yapıyoruz. Derneğimizi yedi yıl önce kurduk. Kurslar yapıyoruz, film izliyoruz, dayanışma için çok güzel bir ortam oluştu. Dernek için başlarda “yapamazsınız” diyenler oldu ama şimdi destekliyorlar” diye başlıyor söze. Daha önce tiyatroya gittin mi diye soruyorum: “Ben köyde büyüdüm, nerede tiyatro göreceğim... Televizyonumuz bile yoktu. Ama demek ki insanın içinde bir hayal olarak varmış” diye gülerek yanıtlıyor. “Sahnede heyecanlanıyor musun?” diye soruyorum. İç geçirerek “ Tiyatro insanın kendi yaşadığı gerçeği ortaya koyuyor. Çok güzel bir duygu... İzmirli, aldatılmış bir kadını oynuyorum. Hayatımdan çok bölümler de gördüm oyunda...” diyor.
Rölümü sevmedim...
Bu kez söz, oyunun biyolojik olarak en yaşlı ama performansıyla en genç isimlerinden biri olan Melahat Kandemir’de (75). Melahat Hanım emekli öğretmen. “5 aydır çalışıyoruz. Yaz tatilinde ara verdik” diye anlatıyor. “Daha önce hiç tiyatro deneyimim olmadı” diyor.
Yine bir emekli öğretmen, aynı zamanda şair ve yazar olan Şirin Karakaş Özbilen’le görüşüyorum. Bektaşağa köyünde 1965-1966 yıllarında görev yapmış: “Bektaşağa, benim öğretmen okulu son sınıfta staj yaptığım köydü. Kadın erkek eşitliğine ilk kez bu köyde tanık olmuştum. O dönem bir etkinlik hazırlanmıştı kadınlı erkekli. Çok güzel Çerkes oyunları vardı. Hayran kalmıştım.” Bir “töre cinayeti”nde kızını kurban eden bir anne rolü düşmüş ona. “Rolümü hiç sevmedim, katil anne rolü ama rolün iyisi kötüsü olmaz” diyor.

[Haber görseli]
Hayaller büyük
Yedi yıl önce derneği kuranlardan, halen başkanlığını yapan Can Ergün, tiyatro hikâyesini şöyle anlatıyor: “Başından itibaren kafamızda tiyatro yapmak vardı ancak Mine Batur’la tanışınca gerçek olabildi. Oyun seçiminde birinci tercihimiz sadece kadınların oynaması yönündeydi. İkincisi, kadınlarla ilgili olmasıydı. Kadına yönelik şiddetin her yönünü, hatta kadının kadına ve erkeğe şiddetini, aile içi şiddeti de anlatan bir metin.” “Bundan sonra devam edecek mi tiyatro” sorumuza “Hayallerimiz çok büyük” sözleriyle yanıt veriyor. “Sadece Sinop’ta değil başka yerlerde de oynamak istiyoruz. Komedi oynamak istiyoruz. Dünyaya açılmak istiyoruz.”
[Haber görseli]

Yönetmen memnun: Gık demeden provalara geldiler
3 yıldır Sinop ’ta yaşayan yönetmen Mine Batur Kadın Sığınağı’nı sahneleme hikâyesini şöyle anlatıyor: “Can hanımla tanışmamızla başladı macera. Başta bu işin mümkün olmasını hiç beklemiyordum. Ama ilk konuşmamızın ardından köydeki dernek binasında buluştuk ve seçmelere başladık. Muhteşem bir macera. Onlarla yola çıktığım için çok memnunum. Hayvanı olan var, tarlası olan var. Tam ekim zamanı... Biri dahi gıkını çıkarmadan provalara geldi.”
Tiyatronun kadınların yaşamını nasıl değiştirdiğini sorunca “Dünyalarının, bakış açılarının değiştiğini kendileri de söylüyor. Oyunda geçen olayları kendileri de yaşamışlar. Etkilendiler...” diyor.
Ve nihayet oyun vakti geliyor. En az 400 seyirci var salonda... Işıklar sönüyor, Muzaffer Gençdoğan’ın “Zor iştir kadın olmak” diyen sesiyle arkamıza yaslanıyoruz ve 2 saate yakın çok eğlenceli bir performans izliyoruz. Aksaklıklar da oluyor, replikler de unutuluyor ama hiçbir şey ortaya konan emeği, yaratıcılığı ve başarıyı gölgeleyemiyor. Türkiye’nin en güzel kentlerinden Sinop, bu kez de kadınlar adına yaratılan bir güzelliğe imza atıyor. 

5 yıl sonra komadan uyandı ama 1980'de yaşıyor

 https://www.gazeteduvar.com.tr/5-yil-sonra-komadan-uyandi-ama-1980de-yasiyor-galeri-1730230?p=7 5 yıl sonra komadan uyandı ama 1980'de ...