İzleyiciler

27 Eylül 2019 Cuma

13. yüzyılda kaybolan tablo mutfaktan çıktı

https://www.gazeteduvar.com.tr/kultur-sanat/2019/09/25/13-yuzyilda-kaybolan-tablo-mutfaktan-cikti/

13. yüzyılda kaybolan tablo mutfaktan çıktı

Kayıp tablo Fransa'da bir kadının evinden çıktı. Tablonun değeri 6 milyon euro.

DUVAR – Rönesans ressamlarından Cimabue’ye ait kayıp tablo, Fransa’da yaşlı bir kadının evinden çıktı. Sanat uzmanları, 13. yüzyıl sonlarında İtalyan Rönesans ressamı Cimabue’nin yaptığı tablonun değerinin 6 milyon euroya kadar çıkabileceğini aktardı.
Fransa’da yaşayan kadın, tabloyu eski bir dini figür olduğunu düşünerek değerinin belirlenmesi için bir müzayedeye götürdükten sonra tablonun Cimabue’nin resmettiği “İsa ile Alay” tablosu olduğu ortaya çıktı.
Kızılötesi ışık kullanarak tablo üzerinden yapılan incelemer sonucunda, tablonun Cenni di Pepo olarak de bilinen ressam Cimabue’ye ait olduğu anlaşıldı. Cimabue’nin aynı seriye ait diğer iki tablosundan biri İngiltere’nin başkenti Londra’daki Ulusal Galeri’de, diğeri de ABD’nin New York kentindeki Frick Koleksiyonu’nda sergileniyor. Yaşlı kadının tabloyu, 27 Ekim’de Fransa’da açık artırmada satışa çıkaracağı kaydedildi. (DIŞ HABERLER)

26 Eylül 2019 Perşembe

Yolsuzluğu ihbar edince açığa alınan öğretmen intihar etti

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1594348/Yolsuzlugu_ihbar_edince_aciga_alinan_ogretmen_intihar_etti.html

Yolsuzluğu ihbar edince açığa alınan öğretmen intihar etti

Gebze’de çalıştığı kurumdaki usulsüzlüğü ortaya çıkarmak istediği için açığa alınan öğretmen Serap Yılhan intihar etti.
Yayınlanma tarihi: 23 Eylül 2019 Pazartesi, 17:33
[Haber görseli]
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü'ne bağlı çocuk evinde görev yapan Serap Yılhan (48), iddiaya göre yolsuzluk nedeniyle şikayet ettiği müdürlerinin baskısına dayanamayarak Kocaeli'nin Gebze ilçesindeki evinde intihar etti.
İzmit’te Orduevi mevkiinde bulunan Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüne bağlı Çocuk Evleri’nde öğretmen olarak görev yapan 48 yaşındaki Serap Yılhan, iddiaya göre kurumdaki bir usulsüzlüğü ortaya çıkarmaya kalktığı için baskıya maruz kaldı, açığa alındı.
Çağdaş Kocaeli’de yer alan habere göre Serap Yılhan, Çocuk Evleri’ndeki çocuklara devlet tarafından gönderilen paraların, çocuklar için kullanılmadığını gördü. Bunun üzerine ilgili birimlere, kurum müdürü ve satın alma müdürü hakkında şikayetçi oldu.
İki müdür hakkında soruşturma başlatıldı. Soruşturma başlatılan müdürler hızla emekli edildi. Yılhan üzerinde ise baskı uygulanmaya başlandı.
Serap Yılhan bu süreçte açığa alındı. Yılhan girdiği bunalım sonucu, “Ben suçsuzum, bana komplo kurdular” ifadelerinin yer aldığı 2 mektup bırakarak intihar etti. Yılhan’ın intiharıyla ilgili kurumda geniş çaplı soruşturma başlatıldı.
KOCAELİ VALİLİĞİ’NDEN AÇIKLAMA
Kocaeli Valiliği, geçtiğimiz günlerde intihar eden, Serap Yılhan hakkında açıklama yaptı.
İşte Kocaeli Valiliği’nin yaptığı o açıklama:
“Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne bağlı Çocuk Koordinasyon Merkezi Müdürlüğünde Çocuk gelişimci olarak görev yapan merhum Serap Yılhan ile ilgili basında yer alan haberlerle ilgili aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Merhum Serap Yılhan hakkında 18.12.2018 tarihinde CİMER üzerinden Gebze Cumhuriyet Başsavcılığına ayrıca 16.11.2018 tarihinde yine CİMER üzerinden Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yapılan şikayet sonucunda, Savcılık tarafından 05.02.2019 tarihinde başlatılan Adli Soruşturma ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı denetçileri tarafından başlatılan idari soruşturma neticesinde, merhum Serap Yılhan tedbiren 26.03.2019 tarihinde açığa alınmış olup yargı ve soruşturma süreci devam etmektedir.
Çocuk Koordinasyon Merkezi Müdürü’nün Emekliye ayrılmasının soruşturma ile bir alakası bulunmamakta olup, kendi isteği üzerine emekliye ayrılmıştır.
Yapılan Adli ve İdari soruşturmaların devam ettiği süreçte bu üzücü Müessir olay meydana gelmiştir.
Merhum Serap Yılhan’a Allahtan rahmet, Ailesi ve yakınlarına başsağlığı ve sabırlar dileriz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

21 Eylül 2019 Cumartesi

Putin'i 'kovmak' için yürüyen şaman tutuklandı

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/09/20/putini-kovmak-icin-yuruyen-saman-tutuklandi/

Putin'i 'kovmak' için yürüyen şaman tutuklandı

Rus Devlet Başkanı Putin'i büyüyle kovmak için Sibirya'dan Moskova'ya yürümeye başlayan şaman polis tarafından tutuklandı. Şaman tutuklanmadan önce 1700 kilometre yürümüştü.
DUVAR- Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in sahip olduğuna inandığı ‘kötülükleri’ defetmek için Sibirya’dan yola çıkan şaman Alexander  Gabyshev’in 8 bin kilometrelik Moskova yürüyüşü polis tarafından durduruldu. Polis, Baykal Gölü yakınlarında gözaltına aldığı Gabyshev’i aşırılıkla suçluyor.
Polis tarafından alıkonulmadan önce Moskova’ya doğru 1.700 kilometre yürüyen 50 yaşındaki şamanın yürüyüşünü tamamlamasının çok zor bir ihtimal olduğu konuşuluyordu. Günde yaklaşık olarak 16 kilometre yürüyen şaman, takipçileri de eşlik ediyordu. Sibirya halkı ise protestocuyu destekleyen gösteriler düzenlemişti.
Tarih mezunu olan Gabyshev’in 2000 yılından karısı öldükten sonra dine yöneldiği düşünülüyor. (DIŞ HABERLER)

Çölleşen Göl

http://www.cumhuriyet.com.tr/foto/foto_galeri/1589270/5/Bir_gol_daha_kaybedildi.html

Bir göl daha kaybedildi20 Eylül 2019, CumaDHA

Haber görseli
1
Türkiye'de başta flamingolar olmak üzere birçok kuş türüne ev sahipliği yapan Göller Bölgesi, bu yıl, aşırı sıcak ve yağış azlığı nedeniyle Bayındır Gölü'nden sonra 16 kilometrekarelik Yarışlı Gölü'nü de kaybetti. Etrafında 50'nin üzerinde mermer ocağı bulunan Yarışlı Gölü tamamen kurudu.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
2
Göller Yöresi'nin en önemli sulak alanlarından Burdur'a bağlı Yeşilova ilçesinde başta flamingolar olmak üzere birçok kuş türüne ev sahipliği yapan Bayındır Gölü'nün (Akgöl) ardından bu kez Yarışlı Gölü de kurudu. Harmanlı, Yarışlı, Sazak, Kocapınar ve Düğer köyleri arasında genişliği 16 kilometrekare, derinliği bir dönem 4 metreye kadar çıkan karstik Yarışlı Gölü'nde, küçük bir ada da bulunuyor. Sodyum fosfat, sodyum klorür ve sodyum sülfat açısından zengin olduğu için suları acı olan göl tamamen kuruduktan sonra çöle dönüştü.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
3

EN BÜYÜK NEDEN KÜRESEL ISINMA
Göller Bölgesi'nde başta lavanta olmak üzere, kekik, adaçayı, melisa üretimiyle bölgede su kaynaklarının korunması için susuz tarımı teşvik etmeye çalışan Lisinia Doğa Yaşam Alanı kurucusu Öztürk Sarıca, çocukluğunda derinliği neredeyse 4 metreye ulaşan Yarışlı Gölü'nün, son yıllardaki küresel ısınma kaynaklı yağış azlığı ve aşırı sıcak havalar nedeniyle tamamen kuruduğunu söyledi.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
4
FLAMİNGOLARIN GÖLLERİ BİR BİR KURUYOR
Göller Bölgesi'nde sulak alanların son yıllarda hızla yok olduğunu, 10'a yakın alanın kaybedildiğini belirten Öztürk Sarıca, “Özellikle flamingoların son dönemde kullanmaya başladığı alanlardan birisiydi. Akgöl'ün kuruması, Yarışlı Gölü'nün de kurumasıyla birlikte flamingoları artık sadece Burdur Gölü kenarında ve Acıgöl'de görmekteyiz. Özellikle küresel ısınma kaynaklı ve bu yıl anormal derecede yükselen hava sıcaklıkları ve yağış rejiminin çok düzensiz ve bölgenin ciddi anlamda yağış almıyor olması, sulak alanlarımızın hızla kurumasına sebep oluyor" diye konuştu.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
5
ÇEVRE BASKISI
Çevre baskısının da önemli bir etken olduğuna işaret eden Sarıca, “Göller Bölgesi'ndeki büyükbaş hayvancılığın yoğunlaşarak devam etmesi, alternatif ürün modellerinin yaygınlaşmaması, küçükbaş hayvan ve susuz yetişen aromatik bitki üretiminin azlığı, ayrıca sulak alanlarımızın büyük kısmının etrafında yoğunlaşan mermer ocakları, tabi ki etrafa beyaz ışınların saçılmasıyla daha fazla ısıya sebep olmakta. Dolayısıyla bu da çevresel anlamda yağış rejimlerini olumsuz etkilemekte ve Göller Yöresi'nin özellikle önümüzdeki yıllarda çok daha az yağış alacağını ve çok daha ciddi kuraklık tehlikesi beklediğini gösteriyor" dedi.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
6
GÖL ETRAFINDA 50'NİN ÜZERİNDE MERMER OCAĞI
Yarışlı Gölü etrafında 50'nin üzerinde mermer ocağı bulunduğuna da dikkat çeken Sarıca, mermer ocaklarının kesim sırasında su tüketimleri olmasının yanında daha ziyade çevresel ısının artışındaki etkilerinin çok fazla olduğunu söyledi. Sarıca, “Doğanın tahrip olması buradaki su kaynaklarını da olumsuz etkiliyor. Tüm dünyada sulak alanlarda ve insanların etkileneceği alanlarda mermer ocakları açılmaması tercih edilir. Türkiye'de maalesef mermer ocakları özellikle sulak alanlar ve insanların çok ciddi etkileşimde bulunacağı alanlarda fazla miktarda açılıyor. Göl etrafındaki 50'nin üzerinde mermer ocağının, derelerin yönlerini değiştirmesi, çevresel ısının artması ve yeşilin tüketilmesi noktalarında olumsuz etkileri var" diye konuştu.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
7
'BÖYLE GİDERSE BURDUR GÖLÜ DE KAYBEDİLECEK'
Mermer ocaklarının oluşturduğu toz kümelerinin tarımı da ciddi anlamda etkilediğini anlatan Sarıca, “Bu da ister istemez insanları burada büyükbaş hayvancılığa mecbur bırakıyor ki, büyükbaş hayvancılıkta üretilen mısır ve yonca suların hızla tüketilmesine sebep oluyor. Önümüzdeki yıllarda küresel ısınmanın da bu şekilde devam edeceğini düşünürsek Göller Yöresi pek çok sulak alanını ve Burdur Gölü'nü kaybedecek. Sanayileşmiş ülkeler karbon salınımını azaltma noktasında verdikleri hiçbir sözü yerine getirmiyor. Dolayısıyla yerküremiz biraz daha ısınıyor ve Türkiye ve Göller Yöresi bundan nasibini fazlasıyla alıyor" dedi.
KARBON SALINIMI MİNİMUMA ÇEKİLMELİ
Sanayileşmiş ülkelerin karbon salınımlarını azaltmaları ve üzerine düşen görevleri yerine getirmiş olmaları durumunda hiç değilse bu durumun stabilize olabileceğini belirten Sarıca, şöyle konuştu: “Doğanın birtakım kazanımları tekrar yerine konulabilir. Maalesef her geçen gün artan karbon salınımı, daha fazla küresel ısınma, bundan daha fazla nasibini almış bir Türkiye ve Göller Yöresi görüyoruz. Önümüzdeki yıllarda içme suları konusunda ciddi anlamda ülkemizi ve Göller Bölgesi'ni tehlikeler bekliyor. Dünyanın bu hale gelmesinin en büyük sebebinin küresel ısınma, küresel ısınmada da en büyük problemin karbon salınımları, karbon salınımlarındaki en büyük pay sahibinin de sanayileşmiş ülkeler olduğunu biliyoruz. Karbon salınımlarını bir an evvel minimum noktaya çekmeleri gerekiyor."

6 yaşındaki çocuk 5 gün annesinin cesediyle yaşadı!

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/1587210/6_yasindaki_cocuk_5_gun_annesinin_cesediyle_yasadi_.html

6 yaşındaki çocuk 5 gün annesinin cesediyle yaşadı!

Rusya’da 6 yaşındaki bir çocuk evde kalp krizi nedeniyle hayatını kaybeden annesinin cesediyle tam 5 gün boyunca yaşadı.
Yayınlanma tarihi: 19 Eylül 2019 Perşembe, 10:07
Rusya’ya bağlı Başkurdistan Özerk Cumhuriyeti’nin Yanaul kentinde bir anne 6 yaşındaki çocuğu yanındayken evde kalp krizi geçirdi. O an kimseden yardım isteyemeyen kadın, bir süre sonra hayatını kaybetti. Kadının ölmesinin ardından çocuk evde tek başına günlerce aç ve susuz kaldı. Çocuğun anaokulu öğretmenleri ise okula gitmemesi üzerine şüphelendi. Eve giden öğretmenler kapıya ulaştıklarında evden koku geldiğini fark edip polis çağırdı.
Polisler kapıyı kırıp içeri girince annenin cesedinin başında oturan oğlunu gördü. Olay yerine gelen ambulansla çocuk hastaneye kaldırıldı. Çocuğun tedavisine önce Yanaul’da bulunan bir hastanede başlanırken, çocuğun sonrasında Ufa şehrinde bulunan bir hastaneye sevk edildiği ve rehabilitasyon merkezinde kontrol altında tutulacağı açıklandı.
Kadın ile eşinin daha önce ayrıldığı, kadının oğluyla 5 katlı bir apartmanın 2’nci katında bulunan dairede yaşadığı öğrenildi.

'Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür, halay ise her yere'

https://www.gazeteduvar.com.tr/hayat/2019/09/18/mahmut-tuncer-halay-birlestirici-konusturucu-sevistiricidir/

Mahmut Tuncer: Halay birleştirici, konuşturucu, seviştiricidir

Mantık dersi test kitabında 'Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür, halay ise her yere' sözleri yer alan türkücü Mahmut Tuncer 'Benim dediğim doğru, mantık ancak A'dan B'ye götürür, halay birleştirici, konuşturucu, seviştiricidir' dedi.

Özel bir yayınevi tarafından ortaöğretim için hazırlanan Mantık dersi test kitabında Mahmut Tuncer’in, “Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür, halay ise her yere” sözlerinin yer alması sosyal medyada büyük tartışma konusu olmuş, eğitimcilerin sert tepkilerinin ardından Milli Eğitim Bakanlığı da, “Bizim tavsiye kitap listemizde bu kitap yok” açıklamasını yapmıştı.
RS FM’de Atilla Güner ile Akşam Postası’nın konuğu olan Mahmut Tuncer kitaba bu sözlerin basıldığından haberi olmadığını söyledi.
‘ÖĞRENCİ AÇIP BENİ GÖRÜNCE SEVİNİR’
Tuncer şöyle konuştu:
“Ben onu yıllar önce söyledim. Bizim sanatımızın dışında espritüel kişiliğimiz ön plandadır. Bizim birçok laflarımız olmuştu ama en çok gündemde kalan bu söz oldu. Halay birleştirici, konuşturucu, seviştirici yani sevecen, kardeşlik sembolü, küsleri barıştıran, erkekle kadın eşitliğini gösteren bir oyundur.
Benim bu kitaba konulmasından haberim yok. İzin isteseler verirdik. Böyle bir şeye layık görmüşlerse teşekkür ederdik. Bunda bir şey yok ki kardeşim. Ders kitapları sıkıcıdır. Buna böyle güzel bir şey koymuşlar ne var ki bunda? Biz insanlara hoş gelen bir şeyiz. Öğrenci açıp beni görünce sevinir.
Hocalar ‘Sizi sınava tabi tutuyorum, Mahmut Tuncer burada ne demiş’ diye sınava tabi mi tutacak? Çocuklar espriyi görüp gülsünler dersten biraz uzaklaşsınlar diye… Hem benim dediğim doğru, mantık ancak A noktasından B noktasına götürür, başka nereye götürecek ki?”

17 Eylül 2019 Salı

Rüyadan uyanıp nişan yüzüğünü yuttu!

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/09/16/ruyadan-uyanip-nisan-yuzugunu-yuttu/

Rüyadan uyanıp nişan yüzüğünü yuttu!

Rüyasında 'kötü adamlardan' korumak için nişan yüzüğünü yuttu, uyandığında bunun gerçek olduğunu fark etti... ABD'de nişan yüzüğünü yutan kadın ameliyat oldu...

Acı Biber Mesaisi

http://www.cumhuriyet.com.tr/foto/foto_galeri/1580976/5/islahiye_da_aci_biber_mesaisi_basladi.html

İslahiye'da acı biber mesaisi başladı15 Eylül 2019, PazarAA

Haber görseli
1
Gaziantep'in İslahiye ilçesinde tarlalardan toplanarak işleme tesislerine getirilen kırmızı biberler, güneşin kavurucu sıcağından geçtikten sonra yemeklerin vazgeçilmezi pul bibere dönüşüyor.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
2
Mutfaklarda en çok tercih edilen baharatların başında gelen, özellikle kebapların vazgeçilmezi pul biber, sıcak havada uzun, acılı ve zahmetli bir sürecin ardından tüketiciyle buluşuyor.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
3
İslahiye Ovası'nda yaklaşık 20 bin dönüm alanda ekilen kırmızı biberler, ağustos ayının ortalarında mevsimlik işçiler tarafından sabah erken saatlerde toplandıktan sonra araçlarla ilçe merkezindeki tesislere getiriliyor.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
4
Burada tek tek saplarından ayrılan ve makineden geçirilen biberler, güneşlenmesi için geniş alanlara seriliyor. Yaklaşık 3 gün kavurucu sıcakta bekletilen biberler, son kez makineden geçirildikten sonra pul bibere dönüştürülüyor.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
5
İhtiyacın yüzde 70'i karşılanıyor

Pul biber üreticisi Muzaffer Köse, Türkiye'nin pul biber ihtiyacının yaklaşık yüzde 70'inin İslahiye'den karşılandığını söyledi.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
6
Biber üretiminin basit gibi görünse de çok zahmet isteyen bir iş olduğunu vurgulayan Köse, binlerce ailenin bu işten ekmek kazandığını ifade etti.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
7
Bölgenin uygun iklim koşullarının ürünün kalitesine yansıdığına dikkati çeken Köse, şöyle devam etti:
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
8
"Biber toplamamız ağustos ayında başlar ve yaklaşık 3 ay sürer. Tarladan toplanan taze biberler bize gelir. Bunları temizledikten sonra sahaya sereriz. Gerekli işlemlerin ardından paketler, hem yurt içine hem de yurt dışına göndeririz. Türkiye'nin değişik yerlerinde pul biber yapılıyor ama bunun başkenti İslahiye'dir. Türkiye'nin hemen her bölgesine en kaliteli pul biber buradan gider. İlçemizin hemen yanında bulunan Gavur Dağı'ndan gelen rüzgar biberimizin kalitesini artırıyor."
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
9
"Yılda 50 bin ton pul biber üretiliyor"

Köse, ilçede yaşayanların yarısının doğrudan veya dolaylı olarak pul biberden geçindiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
10
"İlçemizde yılda yaklaşık 50 bin ton pul biber üretiliyor. Bu sene mevsimden dolayı biraz geç başladık, onun için yeni ürün tamamen piyasaya girmedi. Bu bölgede ortalama 15 bin kişi bu işten acılı ellerin emeğiyle ekmeğini kazanıyor. Gavur Dağı'nın rüzgarı biberin içindeki havayı değiştiriyor. En önemlisi, çiftçilerimiz biber tarlalarında organik gübre kullanıyor. Önce gübreyi atıyor, sonra biberi ekiyorlar. Bu da biberin kalitesini artırıyor."
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
11
"Hem sıcak hem de acı ellerimizi yakıyor"

Ailesiyle Şanlıurfa'dan mevsimlik işçi olarak gelen Ayşenur Bakıroğlu da 4 yıldır ilçedeki fabrikada biber ayıkladığını anlattı.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
12
İşlerinin çok zor olduğuna değinen Bakıroğlu, "Eşim ve 2 çocuğumla geldik. Biberlerin saplarını tek tek ayırıyoruz. Sabah pek sıkıntı yaşamıyoruz ama öğlen olduğu zaman güneş etkisini artırıyor. Hem sıcak hem de acı ellerimizi yakıyor. Akşam çadıra gittiğimiz zaman acıdan yüzümüze dokunamıyoruz ama ekmek parası, ne yapalım katlanıyoruz." ifadelerini kullandı.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
13
Adana'dan gelen İhsan Şelli de yaklaşık 25 yıldır mevsimlik işçi olarak çeşitli işlerde çalıştığını belirtti.
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
14
Biber işçiliğinin en zor işlerden biri olduğunu dile getiren Şelli, şunları kaydetti:
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
15
"Ailemle yıllardır mevsimlik işçi olarak birçok işte çalıştık. Ama en zoru bu biber işi. Zor ama parası iyi, biz de onun için buraya geldik. Günde 100 lira alıyoruz. Çok şükür bizi kurtarıyor. Sıcak, acı, yorgunluk bunların hepsi bir araya geldi mi gerçekten çok zorlanıyoruz. Pul biber basit gibi görünüyor ama öyle değil. Hem işlenmeden önce hem de işlendikten sonra tek tek kontrol ediyoruz."
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
16
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
17
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
18
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
19
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
20
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
21
  •  
  •  
  •  
  •  
Haber görseli
22

5 yıl sonra komadan uyandı ama 1980'de yaşıyor

 https://www.gazeteduvar.com.tr/5-yil-sonra-komadan-uyandi-ama-1980de-yasiyor-galeri-1730230?p=7 5 yıl sonra komadan uyandı ama 1980'de ...