İzleyiciler

26 Kasım 2019 Salı

3 saatlik bebeği öldü, biriktirdiği anne sütünü bağışladı

https://www.gazeteduvar.com.tr/hayat/2019/11/26/3-saatlik-bebegi-oldu-biriktirdigi-anne-sutunu-bagisladi/

3 saatlik bebeği öldü, biriktirdiği anne sütünü bağışladı

Bebeği 3 saat yaşayan anne, 63 gün boyunca sütünü biriktirdi. Anne bu sütü bağışladı.
DUVAR – ABD’nin Wisconsin eyaletinde nadir görülen bir kromozom bozukluğu nedeniyle oğlu sadece 3 saat yaşayan bir anne, 63 gün boyunca biriktirdiği sütünü bağışladı.
BBC Türkçe’nin ABD’de yayımlanan Today gazetesinden aktardığı haberine göre,  Sierra Strangfeld, hamileliğinin 20’nci haftasında bebeğinde “trizomi 18” sendromu olduğunu öğrendi.
Ancak Strangfeld ve eşi doğduktan sonra çok yaşamayacağını öğrendikleri bebeklerini aldırmamaya karar verdi. Doğuma 2 ay kala, bebeğin ölme riskinin belirmesi üzerine Starngeld sezaryene alındı. Samuel adı verilen bebek 650 gram olarak doğdu ve 3 saat sonra öldü.
18 aylık bir kızı bulunan Strangfeld, “Bebeği aldırmayı hiç düşünmedik. Bize bahşedilen bu değerli hediyeyi, tüm bebekler gibi en iyi şekilde karşılamak istedik” dedi.
14 KİLO SÜTÜ ANNE SÜTÜ BANKASINA BAĞIŞLADI 
Strangeld, Samuel’in ölümünden sonra 14 kilo süt biriktirerek, “NICU” adlı anne sütü bankasına bağışladı.
Sierra Srangfeld bağışıyla ilgili olarak, “Samuel’in ölümünü engellemek için yapabilecek bir şeyimiz yoktu. Ama başka bebekler için yapabileceklerimiz var” dedi ve “trizomi 18” için bir vakıf kurmak istediğini söyledi.
Edward Sendromu olarak da bilinen trizomi 18 sendromu, 18’nci kromozomun hücrelerde 2 değil 3 kez görülmesinden kaynaklanan bir kromozom bozukluğu.
İngiltere Ulusal Sağlık Sistemi’ne göre, bu sendromu olan bebeklerde canlı doğanların yüzde 75’i, 24 saatten fazla yaşamıyor. Bu sendromla bir yaşından fazla yaşayan bebeklerin oranı yüzde beş civarında.

25 Kasım 2019 Pazartesi

Suriye'de 'karanlık turizm' tartışması

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/11/25/suriyede-karanlik-turizm-tartismasi/

Suriye'de 'karanlık turizm' tartışması

İç savaşın en şiddetli günlerini geride bırakmış görünen Suriye'ye son dönemde turistik turlar düzenlenmeye başladı. Batı basını 'karanlık turizm' kategorisinde değerlendirdiği bu turların etik olmadığı yönünde haberler yayınlarken, turları düzenleyenler yerel halkın turist görmekten memnun olduğunu söylüyor.
Roma döneminden kalma antik Palmira kenti, IŞİD'in kontrolünde büyük yıkıma uğramıştı. Örgüt buradan 2017'de temizlendi.
DUVAR – Suriye’de 2011’den bu yana devam eden iç savaşta kısmen çözüm yoluna girilmişken, ülkenin turizm sektörü de canlanmaya başladı. Rusya ve Çin merkezli bir dizi tur şirketi ülkeye birer haftalık turlar düzenlerken, Batı basınında ‘Suriye’nin ne kadar güvenli, bu turların da ne kadar etik olduğu’ konusunda bir tartışma patlak verdi. Batılı turistleri gezdiren İrlandalı rehber Johnny Ward ise ‘etik’ eleştirisine “Eğer sadece temiz bir iç ve dış politikası olan ülkeleri ziyaret edeceksek nereye gidebiliriz ki?” yanıtını verdi.
LÜBNAN ÜZERİNDEN SEKİZ KENT
Birer haftalık turlar, Şam’da eski kenti, Humus’taki meşhur Şövalyeler Şatosu’nu, IŞİD’in 2017’de geride büyük acılar bırakarak temizlendiği antik Palmira kentini kapsıyor. Rusya’da en az iki şirket bu turları düzenlerken, Çin merkezli Young Pioneer Tours şirketiyse büyük kısmı yeniden inşa bekleyen Halep’e kadar turist götürüyor. Young Pioneer şirketi bir haftalık tur için 1695 dolar ücret istiyor. Bu ücrete uçak bileti, vize masrafları ve seyahat sigortası dahil değil. Rusya’dan sekiz günlük Suriye turu düzenleyen firmalardan biri de benzer bir ücret karşılığında sekiz kenti gezdiriyor.
Turistler Suriye’ye Lübnan sınırından giriş yaparken, bu turlara katılan gruplara hükümetten yetkililerin de eşlik ettiği belirtiliyor.
KARANLIK TURİZM NEDİR?
Arkeolojik ve kültürel mirasıyla bir zamanlar turizmden büyük kâr elde eden Suriye’ye bugünlerde düzenlenen geziler, ‘karanlık turizm (dark tourism)’ olarak görülüyor. Bu terim, Nazi toplama kampları gibi ölüm ve trajediyle özdeşleştirilen yerlere yönelik seyahatler için bir süredir kullanılıyor ve ‘ölümün suistimal edilmesi’ olarak da eleştiriliyor.
‘ABD, ÇİN VEYA RUSYA SEYAHATLERİ NEDEN ELEŞTİRİLMİYOR?’
Bununla birlikte, Suriye turlarını düzenlemeye başlayanlar etik eleştirilere karşı. Batılı turistlere tur düzenleyen İrlandalı gezgin ve rehber Johnny Ward, AFP’yle söyleşisinde şu tepkiyi gösteriyor: “Eğer sadece temiz bir iç ve dış politikası olan ülkeleri ziyaret edeceksek nereye gidebiliriz ki? Las Vegas, Pekin veya Trans Sibirya Demiryolu’na seyahatler de eleştiriliyor mu? Bu ülkelerin iç ve dış politikaları kaç kişinin hayatını etkiledi?” Ward, bu tarz bir turizmin, gerçekten ihtiyacı olan insanlara para kazandırabileceğini de ekledi.
‘YEREL HALK MUTLU OLUYOR’
Young Pioneer şirketi de, eleştirilere internet sitesinden yanıt verdi. Suriye turlarının ‘Bu gerçekten uygun mu?’ tepkisini çektiğini aktaran şirket, asıl dikkate alınması gerekenin yerel halkın fikri olduğunu belirterek “Suriye ziyaretlerimizde karşılaştığımız herkes, orada olmamızdan son derece mutlu oldu ve büyük onur duydu” ifadelerini kullandı.
‘SURİYE SAVAŞTAN İBARET DEĞİL’
Söz konusu turlara katılarak bu yıl Suriye’ye giden popüler Rus blogger Ilya Varlamov ise “Suriye sadece savaştan ibaret değil” dedi. Varlamov, “Büyük kentler, antik kalıntılar, hatta tatil beldeleri var. Ülkenin uzun yıllar iç savaşa gömülmesine rağmen, barışçıl bir yaşam da sürüyor” diye konuştu. (DIŞ HABERLER)


Ukrayna'da açlıktan duvar kağıdı yiyen iki çocuk kurtarıldı

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/11/25/ukraynada-acliktan-duvar-kagidi-yiyen-iki-cocuk-kurtarildi/

Ukrayna'da açlıktan duvar kağıdı yiyen iki çocuk kurtarıldı

Ukrayna'da ihbar üzerine bir eve giden polis, bakımsızlıtan ölmek üzere olan beş ve bir yaşındaki iki kız çocuğu ile karşılaştı. Çocukların dışkısından duvar kağıdı, strafor ve saç çıktı. Çocuk doktoru, "Evde bulabildikleri her şeyi yemişler" dedi.
Fotoğraflar: Ukrayna Emniyeti
DUVAR – Ukrayna’da, ailelerinin ilgisizliği nedeniyle saç, duvar kağıdı ve strafor yemek zorunda kaldıkları belirtilen iki kız çocuk polis tarafından kurtarıldı. Beş yaşındaki Diana ve bir yaşındaki Anya, bir komşunun ihbarı üzerine eve gelen polis tarafından ailelerinden alındı. Adı açıklanmayan 25 yaşındaki annenin çocuklarını beslemediği, çocukların dışkısından saç, duvar kağıdı ve strafor çıktığı belirtildi.
Ukrayna’nın Dnipro kentindeki eve giden polisler, içeriden ‘dayanılmaz bir koku’ geldiğini söyledi. Apartmanda yaşayan bir kadın ise “Evde anne ve annenin erkek arkadaşıyla yaşıyorlardı; sürekli kavga edip çocuklara bağırıyorlardı. Evden sürekli kötü bir koku geliyordu” dedi.
Diana ve Anya, 21 Kasım’da polislerin aldığı ihbar sonucu kurtarıldı. Tuvalet çalışmadığı için onun yerine küveti kullandıkları, küvetin ise kurt dolu olduğu belirtildi.  Yerel basına konuşan bir polis, “Çocuklar kirli yatakta yatmaya, yıkanmamış bulaşıklardan yemek yemeye ve pis yerde oyun oynamaya alışmışlar. Evdeki koku o kadar kötüydü ki, nefes almakta zorlandık” ifadelerini kullandı.
Çocuk doktoru Liya Segeda “Çocukların dışkısında strafor, duvar kağıdı ve saç çıktı. Evin içinde bulabildikleri her şeyi yemişler” dedi. Polis sözcüsü Ludmila Kopylenko ise “Anne ve erkek arkadaşı işsiz. Hayatlarını idame ettirebilmek için devletin çocuk bakımı için verdiği parayı harcıyorlar. Çocuklar ayda bir kez düzgün yemek yiyor, anne kalan parayı alkole harcıyor” ifadelerini kullandı. (DIŞ HABERLER)

14 Kasım 2019 Perşembe

Ağrı'da heyecanladıran keşif... "Nuh'un Gemisi" ilk kez 3 boyutlu görüntülendi

http://www.cumhuriyet.com.tr/video/video/1702091/agrida-heyecanladiran-kesif...-nuhun-gemisi-ilk-kez-3-boyutlu-goruntulendi.html

Ağrı'da heyecanladıran keşif... "Nuh'un Gemisi" ilk kez 3 boyutlu görüntülendi

Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde 1959 yılında keşfedilen gemi şeklindeki oluşumun, Yeni Zelandalı jeofizikçi John Larsen ile Amerikalı bilgisayar mühendisi ve arkeolog Andrew Jones tarafından ilk kez 3 boyutlu görüntülenmesi, gerçekliği asırlardır merak konusu olan Nuh'un Gemisi ile ilgili bilim dünyasında yeni bir kapı araladı.


Kutsal kitaplarda da varlığından söz edilen Nuh'un Gemisi, kimilerine göre bir efsane kimilerine göre gerçekliği kanıtlanmayı bekleyen bir olgu.
Nuh'un Gemisi'ni ilk kez Harita Yüzbaşı İlhan Durupınar, 11 Eylül 1959 yılında Harita Genel Müdürlüğünde Doğubeyazıt haritası üzerinde çalışırken keşfetti.

İLK İNCELEME RAPORU GİZEMİNİ KORUYOR

Bu keşfin ulusal gazete ve dergilerde yayımlanmasından 9 ay sonra askeri yönetimden gerekli izinleri alan dünyanın en önemli fotogrametri ve yer bilimcisi Ohio Üniversitesinden Prof. Dr. Arthur Brandenberger ile Washington Arkeolojik Araştırmalar Enstitüsünden Dr. George Vandeman, İsveçli bir gazeteci ile Avrupalı 3 iş insanı, Kiliseler Birliği'nin finans desteğiyle Nuh'un Gemisi'ni incelemek için Doğubeyazıt'a geldi. 
Heyet ve onlara başkanlık eden Durupınar, yaptıkları inceleme sırasında köylülerden, ekip biçtikleri bir tarlayken 1945 yılında bir toprak kayması sonucu bu şeklin ortaya çıktığını öğrendi.
Heyet, günler süren çalışmanın sonunda 8 sayfalık bir rapor hazırladı ancak Durupınar'a yarım sayfalık "uyduruk" bir rapor verildi. Gemiden alınan parçaların laboratuvar sonuçları ise bir sır olarak kaldı.

WALT DİSNEY'DEN YATIRIM TALEBİ

Disneyland'ı 1955'te California'da hayata geçiren Walt Disney de bu keşiften etkilenenler arasındaydı. Farklı bir tema park için rotasını Doğubeyazıt'a çeviren Disney, Durupınar'a gönderdiği mektubunda bu bölgeye 50 milyon dolar değerinde yatırım yapmak istediğini belirtti.
Disney, mektubunda "Nuh Peygamber, bütün dinlerin kabul ettiği bir peygamber. Ülkeniz bütün insanlığın ziyaret merkezi olur." diyordu. 
Fakat o tarihlerde Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasal ve sosyal durum nedeniyle Disney'in hayali gerçekleşemedi.

ARA GÜLER İLK FOTOĞRAFINI YAYINLADI

Nuh'un Gemisi'nin ilk fotoğrafını çekme ve dünya kamuoyu ile paylaşma şerefi ise dünyaca ünlü foto muhabiri Ara Güler'e nasip oldu. Erzurum'daki 3. Ordu Komutanlığından kendisine tahsis edilen askeri uçakla gökyüzünden Nuh'un Gemisi'ni çeken Güler o anı yıllar sonra, "Eğer bu, Nuh'un Gemisi'nin izi ise bu aşağıda Allah'ı görmek gibi bir şeydir." diyerek tanımladı.
İlk bilimsel araştırma, keşfedilişinden 26 yıl sonra Erzurum Atatürk Üniversitesinden Dr. Salih Bayraktutan ile Amerika'nın en büyük yer ve uzay bilimleri araştırma merkezi olan California Üniversitesi bünyesindeki "Los Alamos Ulusal Laboratuvarı"ndan bilim insanları tarafından ortaklaşa yapıldı. 
Başbakanlık desteğiyle gerçekleştirilen bu çalışma sonucunda, yer altı radar görüntülerinde "gemi gövdesi" ilk kez tespit edildi ve 80 sayfalık bilimsel rapor hazırlandı. 
Raporda, "Yer altında bulunan bu gövde için 'Gemi gövdesi değildir.' denilemeyecek bulgular elde ettik. Bu yer altındaki kütlenin gemi olma ihtimali yüksektir. Kış gelmeden derinlemesine arkeolojik kazı çalışmalarının bir an önce başlatılması gerekmektedir." denildi.
Hazırlanan raporun ardından daha detaylı çalışmalar yapılmasa da kutsal kitaplardaki ölçülere birebir uyan gemi izinin bulunduğu alan, Bayraktutan'ın girişimiyle 1. derece SİT alanı ilan edildi.

BELGESELİ YANGI UYANDIRDI

Nuh'un Gemisi'nin şekilsel varlığı, üzerinde çok fazla araştırma yapılmasa da aradan geçen yıllara rağmen merak uyandırmaya devam etti. 
Bu gizemin peşinden gidenlerden biri de belgeselci Cem Sertesen oldu. Başka bir belgesel çekimi için gittiği Doğubeyazıt'ta Nuh'un Gemisi'ni ilk kez 10 Ağustos 1995'te gören Sertesen, yapacağı belgeselin fitilini o gün ateşledi. 
İlhan Durupınar, Ara Güler, Muazzez İlmiye Çığ ile röportajlar yapan Sertesen'in bu belgeseli izleyiciyle buluşturması 22 yılını aldı. Belgesel, 2017 yılında 9. TRT Belgesel Ödülleri'nde 750 film arasında en iyi on film arasına girme başarısını gösterdi.
Belgeselin merak uyandıran hikayesini Ağrı İl Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı Erkan Kösedağ ile kaleme alan Sertesen, "Nuh'un Gemisi Asrın Keşfi" kitabını okuyucuyla buluşturdu.
Bu kitabın ardından bilimsel raporların ve makalelerin de yer aldığı "Hepimiz Aynı Gemideydik" adlı kitap raflardaki yerini aldı. Sertesen'in belgeseli ile kitapları, bölgeye dikkatleri yeniden çekti.

YER ALTI GÖRÜNTÜLERİ İLK KEZ YAYINLANDI

Cem Sertesen, bilimsel çalışmalar ışığında yapımına devam ettiği "Nuh'un Gemisi-2" belgeselinin en önemli bölümünü oluşturan araştırmanın görüntülerini AA ile paylaştı. 
Amerikalı bilgisayar mühendisi ve arkeolog Andrew Jones, henüz 17 yaşında üniversite öğrencisiyken izini sürmeye başladığı Nuh'un Gemisi'nin 3 boyutlu görüntüsünü, Yeni Zelandalı jeofizikçi, coğrafyacı akademisyen ve aynı zamanda yer altı görüntüleme uzmanı olan John Larsen ile kayıt altına almayı başardı.
2014 yılında iki hafta süren ölçümlerin ardından 3 yılda tamamlanan araştırma ile yer altındaki gemi gövdesi 3 boyutlu tespit edildi.
Bu çalışmayı bağımsız olarak yürüten bilim insanları, elde ettikleri verileri ve görüntüleri, ikinci belgeselinde kullanması için Sertesen'e verdi.
Jones, belgesel için verdiği röportajında, 2014 yılında bölgeye Yeni Zelanda ve ABD'den bir ekip olarak geldiklerini, Nuh'un Gemisi izinin altında ne olduğunu göstermek için elektrik akımı kullanan bir cihazla alanı taradıklarını söyledi. 
Birkaç yıl sonra görüntüleri işledikten sonra bu 3 boyutlu görüntünün ortaya çıktığını anlatan Jones, şunları aktardı:
"Bu görüntü Nuh'un Gemisi'nin yer altında bulunan görüntüsünün gerçek verileridir. Bu görüntüler ne sahtedir ne de bir simülasyondur. Bu görüntü toprağın altında gömülü olan geminin tamamını gösteren gerçek veridir.
Konunun uzmanı her bilim insanı bu çalışmayı yapabilir ve bizim ulaştığımız bu sonuca ulaşabilir. Bu yapı evet bir gemi, ama Nuh'un Gemisi diyebilmek için daha erken. Çok kapsamlı çalışmalar yapmalıyız. Bu da ancak, üniversitelerin ve Türk devletinin desteği ile olabilir."

"BU ÇALIŞMA, BİLİM ÇEVRESİNİ HAREKETE GEÇİRMEK İÇİN YAPILDI"

Sertesen, son bilimsel çalışmaya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Amerikalı ve Yeni Zelandalı bilim insanlarının üç yıllık çalışmanın ardından o izin, yer altındaki fotoğrafını ortaya çıkardığını söyledi.
Yabancıların Nuh'un Gemisi'ne çok değer verdiğini dile getiren Sertesen, sözlerine şöyle devam etti:
"Bilim insanları, 150 metre uzunluğunda 50 metre genişliğindeki izin üzerine karış karış yerleştirdikleri kablolarla, yer altına elektrik sinyalleri göndererek on binlerce veri topladı. Sonuçta yer altındaki 3 boyutlu görüntü ortaya çıktı. Bilim insanları bu çalışmayı, bilim çevresini harekete geçirmek için yaptı."

"HEYELANDAN KORUNMASI LAZIM"

Nuh Tufanı'nın henüz yaşının bulunamadığını hatırlatan Sertesen, jeofizikçilerin "O bölgede (Nuh'un Gemisi) yapılacak araştırmada, biyopsi gibi parçalar alınarak tohumların, bitkilerin yaşının tespitinin yapılması" yönünde açıklamalarda bulunduklarını anlattı. 
Sertesen, sözlerine şöyle devam etti:
"Nuh'un Gemisi'nin içini çok merak ediyorum. Yer altındaki gemi görüntüsünün içinde neler var? Çünkü bilim insanları geminin üç katını tespit ettiklerini söyledi.
Bilim insanlarının bir kısmı da 'Sakın dokunulmasın, bölgede heyelan devam ediyor.' diyor. Öncelikle bu şeklin heyelandan korunması lazım. Çünkü şekil bozulursa, işin esprisi kalmıyor. Oraya vurulacak her kazma, her kürek, bunun kalbine saplanacak hançerdir."

Şili'de göstericiler lazerle drone düşürmeyi keşfetti!

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/11/14/silide-gostericiler-lazer-ile-drone-dusurmeyi-kesfetti/

Şili'de göstericiler lazerle drone düşürmeyi keşfetti!

Şili'de hükümet karşıtı eylemlere dönüşen protestolarda göstericileri lazerle bir drone düşürürken gösteren görüntüler paylaşıldı.

Şiddet uygulayan eşinin işyerine molotof attı

https://www.gazeteduvar.com.tr/kadin/2019/11/12/esinin-isyerine-molotof-atti/

Şiddet uygulayan eşinin işyerine molotof attı

Merzifon'da A.T. adlı kadının, kendisine şiddet uyguladığını söylediği eşinin işyerine molotofkokteyli attığı ortaya çıktı. A.T. ile kendisine yardım ettiği öne sürülen iki arkadaşı ifadelerinin ardından adliyeye sevk edildiler.
DUVAR – Amasya’nın Merzifon ilçesinde Arif T’ye ait oto yıkamacı dükkanına molotofkokteyli atılmasıyla ilgili soruşturma tamamlandı. Arif T.’nin eşi A.T., saldırıyı gerçekleştirdiği gerekçesiyle gözaltına alındı. A.T. ile kendisine yardım ettiği belirtilen arkadaşları M.A.A. ve F.Y., ifade işlemlerinin ardından bugün adliyeye sevk edildi.
A.T’nin polisteki ifadesinde, “Eşim beni darbetti. Kendisine, ‘İş yerini yakacağım’ dedim. Arkadaşlarımı aradım ve yaptık” dediği belirtildi.
Merzifon ilçesinde Arif T’ye ait oto yıkamacı dükkanına 20 gün kadar önce molotofkokteyli atılması üzerine polisin güvenlik kamerası görüntülerinde yaptığı incelemede, maske takan 3 kişinin molotofkokteylini iş yerinin camına attığını belirlemişti.
Olayla ilgili Arif T’nin ev kadını eşi A.T. ile M.A.A. ve F.Y. dün gözaltına alınmıştı.
(AMASYA-AA)

13 Kasım 2019 Çarşamba

mektup daima adrese ulaşır

https://www.gazeteduvar.com.tr/hayat/2019/11/12/abdden-denize-attigi-mektuba-9-yil-sonra-fransadan-yanit-geldi/

ABD'den denize attığı mektuba 9 yıl sonra Fransa'dan yanıt geldi

ABD'de 10 yaşındayken denize şişe içinde mektup bırakan bir çocuk, dokuz yıl sonra Fransa'dan mektubuna cevap aldı. Fransa'dan gelen yanıtın da yer aldığı paylaşım sosyal medyada viral oldu.

DUVAR – ABD’de 10 yaşındayken denize şişe içinde mektup bırakan bir çocuk, dokuz yıl sonra Fransa’dan mektubuna cevap aldı. Bugün 19 yaşında olan Max Vredenburgh isimli genç, şişeyi 2010 yılında Boston’dan denize bırakmıştı.

Dokuz yılda Atlantik Okyanusunu aşarak Fransa kıyısına ulaşan mektupta, genç Vredenburgh kendisinden de bahsediyor. En sevdiği şeyleri sıralayan Vredenburgh, elma yemeyi, sahili ve uzayı favorileri arasında sayıyor.
.
Vredenburgh dokuz yaşında kaleme aldığı mektubu, “lütfen cevap yazın” diyerek sonlandırıyor.
2010 yılının Ağustos ayında yazılan mektubu, Ekim ayında bulduğunu söyleyen G. Dubois isimli kişi de Vredenburgh’un beklediği cevabı yazdı. Şişeyi 10 Ekim’de bulduğunu açıklayan Dubois, mektuba eklediği harita ile tam olarak nerede şişenin karşısına çıktığını da belirtiyor. 19 yaşındaki Vredenburgh, kendisine geri yollanan orjinal mektubu da Twitter hesabından paylaştı. “9 yıl, aklım başımdan gitti” cümlesiyle biten paylaşım 4 günde 132 bin kere paylaşıldı. (BBC Türkçe)

9 Kasım 2019 Cumartesi

Bir Gün Sustu ve Bir Daha KOnuşmadı

https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2019/11/09/ikiz-kardesler-efe-arka-ege-on-kapidan-okula-giriyor/

İkiz kardeşler: Efe arka, Ege ön kapıdan okula giriyor!

Otizmli öğrencilerin yuhalandığı Aksaray’daki ilkokulda biri otizmli olan ikiz kardeşler Ege ve Efe de eğitim görüyor. Bu yıl okula başlayan çocuklarından otizmli Efe’yi okulun arka kapısından kaynaştırma sınıfına, Ege’yi ön kapıdan normal üst sınıfa bırakan anne Nariye Terzioğlu, “Bazıları için eğitim bir gelecek ama bizim için yaşam” dedi. “Okuldan gidin” diyenlerin ikiz kardeşleri de ayıracağını söyleyen anne, “Efe okulu seviyor. Bıraksınlar, Efe okusun. Çocuklar birbirini dışlamıyor. Yetişkinler bunu yapan. Eğitim hakkımızı bari elimizden almasınlar” diyor.

5 yıl sonra komadan uyandı ama 1980'de yaşıyor

 https://www.gazeteduvar.com.tr/5-yil-sonra-komadan-uyandi-ama-1980de-yasiyor-galeri-1730230?p=7 5 yıl sonra komadan uyandı ama 1980'de ...