Üçüncü perdeyi yeniden okudum. Evet, fena halde tıkanmışım.
Şimdi galiba en doğrusu, üçüncü perdenin hikayesine dönmek
olacak.
Fakat kopuk hissediyorum üçüncü perdeden.
O yüzden de hikayeye dönmem gerekiyor zaten.
Bu kopukluğun sebebi, üçüncü perdede film kopuyor biraz,
yeni bir film başlıyor gibi. Öyle hissediyorum.
Bu, sorun yaratabilir ama yapılmayacak şey değil. Duvara Karşı
misal, film tam ortasından kesiliyor ve iki ayrı film yapılmış, ton vs. her şey değişiyor.
Filmde iki ayrı film var.
Sorun yaratmıyor çünkü organik. İnanıyorsun karakterin
yolculuğuna. Karakterle özdeşleştiğin, onun serüvenine dahil olduğun için kendi
serüveninmişçesine kabul ediyorsun, başa gelen bu diye düşünüyorsun. Seyirci olarak
konforun bozuluyor bozulmasına ama bunu bayıla bayıla kabul ediyorsun, zaten
film bunu yapabildiği; seyircinin konforunun bozulmasını kabul ettiği, konforun
ötesini gösterebildiği için iyi.
Yine de benim kafamı kurcalayan şey ekstra bir çaba isteyebilir.
Tuhaf, sanki organik değilmiş gibi. İlk draft’ı tamamladıktan sonra bununla
ilgili çaba göstermem gerekebilir. Veya yine filmin oraya kadar olan kısmının
seyirciyi ne kadar kendine bağladığıdır mesele. Bir yapaylık yok neticede. Hikayenin
geldiği yer burası, Mina'nın depresyonu, Danyal'ın mahpusluğu. Bunlar olmazsa
hikaye eksik.
Bir diğer mesele, Danyal'ın bu kadar büyük bir mevzuda Mina'nın
gönlünü nasıl alacağını, Danyal Gharab kurgusuna yaklaşırken Mina'nın o
kurgudan nasıl uzaklaşacağını bilmediğim için tıkanıyorum. Zira çok zor
meseleler bunlar, çok büyük, çok derin, altından kalkamazsam film çöker.
Bu yüzden de üçüncü perdenin hikayesine dönmem gerekiyor. Başka
bir filmse başka bir film, neyse ne. Şimdilik onu sanki başka bir filmmiş,
başka bir hikayeymiş gibi ele al. Öncesini bildiğin bir film gibi.
Ve perde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder